20 Nisan 2014 Pazar

Geldi Bahar Ayları

Evet ufak ufak bahar geliyor galiba. Ufak ufak diyorum zira bizde hava sıcaklığı öyle 20 derece falan değil. 15-18 civarında geziyor. Sadece geçen haftasonu aşırı sıcaktı, pazar günü termometre bir ara 29 dereceyi gördü. Bir anda öyle bastıran sıcakta inanılmaz bunlatıyormuş. Şimdi durumdan memnunum.


Bu haftasonu arkadaşımın Teksas'ta yaşayan kız arkadaşı geldi, hava da güzeldi, bize yaklaşık bir saat mesafedeki Shenandoah Milli Parkı'na gidelim dedik. Şimdi bizlere milli park deyince "belki şurada küçük bir avmcik vardır, belki şurada minik bir kışlacık vardır, belki altın aranıyordur, belki taş ocağına çevrilebilir" gibi geliyor değil mi? Öyle değil işte. Kilometrekarelerce uzanan ormanlık alan. Parkın bir ucundan bir ucuna gitmek 4 saat sürüyormuş araba ile. Biliyorsunuz kış çok sert geçti, pek çok ağaç yıkılmış, kökleri çıkmış. Burası bizim şehirden hayli yüksek olduğu için henüz bahar da gelmemiş. Hala kışın ıssızlığı, yalnızlığı ve ürkütücülüğü de vardı. Esasında Amerikan hikayelerindeki bu gotikliği, ürkünçlüğü anlamak çok zor değil. Gerçekten de doğaları buna çok müsait. Haftasonu national parks week olduğu için girişte ücretsizdi. Normalde galiba araba 15 dolar, kişi başı da 8 dolar. Eğer gerekli ekipmanınız varsa, veya yol bulmakta deneyimliyseniz güzel bir trekking yürüyüşü yapabilirsiniz. Bizde her ikisi de olmadığı için sadece araba ile azıcık gezinip, bulunduğumuz bölümün en yüksek seyir noktası olan 3300 ft'e (1031 m civarıymış) kadar gidip geri geldik. Ben bir tane baykuş gördüm, arkadaşım geyik görmüş. Keşke geyiği de görseydim ama araba ile geçerken işte her şeyi bir arada farrketmek çok kolay olmuyor. 














Hava henüz açmadığı için çok derinliksiz geldi bana bütün fotolar. Hiç gölge yok. Bazı fotoğrafçılar tercih ediyor bu gökyüzünü ama doğa fotoğrafı için çok zor bence. Ansel Adams değilim nihayetinde. 

Ayrıca gördüğünüz gibi, sadece milli parkın içi değil, göz alabildiğine her yer bakir. Üstelik burası ABD. Kimse oraya buraya bir avm, bir TOKİ kondurmamış. Gerçekten de ülkemizin durumunu düşündükçe gözlerim doluyor hırsımdan. 

Daha sonra da buraya yarım saat mesafedeki Luray mağaralarına gittik. 1878'de keşfedilmiş büyük bir damlataş mağarası burası da. Daha önce Beyrut'taki Jeita mağarasını görmüştüm ve ağzım açık kalmıştı. Ama fotoğraf çekilmesine izin vermiyorlardı. TAbi ki damltaş mağaraları bizde de var, ama bizdekiler ya çok küçük, ya da yeteri kadar kazılmamışlar bilmiyorum. Bunlar çok büyüktü gerçekten de. Çok etkileyici. 1.1 mil (1.7 km) civarında yürüdük.




Dilek havuzunu her sene boşaltıp içinden çıkan aparaları hayır kurumlarına bağışlıyorlarmış. Her sene çıkan paralara inanamadım. Hepimiz ancak bir çeyreklik atıyoruz ya, onlar yıl sonunda milyonlarca dolar oluyormuş meğer. Evin bahçesine dilek havuzu açsam daha çok kazanırmışım demek ki. 






Bu org enteresandı. Bir elektrik mühendisi tasarlamış. Keşke tabelanın fotoğrafını çekseydim, adını da hatırlardım. Her bir nota için de uygun titreşimde bir sarkıt bulunmuş. Si bemol tonunda eserler icra edilebiliyormuş. Çok tuhaftı.




Evet bu haftasonumuz bence çok güzel geçti. Ama arkadaşlarımdan birisi çok sıkıldı. Keşke alışveriş merkezine gitseydik, sonra da film izlerdik dedi. En sonunda herkes isyan etti. Nedir bu film sevdası, biz mi kurtarıcaz amerikan sinemasını diye:)

Hiç yorum yok: